Komalen Jinen Ciwan

Gençlik Öncüleri Anısına: Bişeng, Sara, Vejîn

Komalên Jinên Ciwan Basın Komitesi, Gençlik Hareketinin öncü şehitleri olan Şehîd Bişeng Brûsk, Şehîd Sara Hogir Riha, Şehîd Vejîn Jiyan’ın şehadetlerinin ikinci yıl dönümü anısına klip hazırladı.

Portre: Şehit Vejîn Jiyan Anısına

Portre: 23 Temmuz 2023 tarihinde işgalci Türrk devletinin gerçekleştirdiği hava saldırısı sonucu şehitler kervanına katılan Gençlik Hareketi üyesi Şehit Vejîn Jiyan Anısına

Melek Yüzlü Yoldaşım

MELEK YÜZLÜ YOLDAŞIM: Bijî Amed’in kaleminden ve sesinden “İnsan suretinde bir melek, Kalp bir hüzünler odasıdır. Ayrılıkların ve acıların ortasında sırılsıklam, Yüreğimin vadilerinde bir dağ yükselişi, Yeşil bir yaprak Gemiler de çoktan geçmiş Denizleri yakmış bir yürek Tekmil; sen bir dağ gülü Bir sebep arıyorum herkes bir sebep arıyordu. Her şeye… Ben ise ona dair bir sebep arıyordum Kendi sebebimi arar gibi Adına, sesine, yüreğine. Yüreğinin sesine sebep arıyordum. Utangaçlığının başını hafif bir hareketle arkaya atarak Minicik, tane tane gülüşünün, Sessiz sessiz ağlayışının Ve ona dair her şeyin bir sebebi olmalıydı. Ve ben işte bunu arıyordum: Onu var eden sebibi. Ona dair her şeye bir sebep arıyordum. Bişeng! Adı neden Bişeng? Söylencelerden, destanlardan, şarkılardan Ya da ezgilerden süzülmek Kulaktan kulağa yayılıp çoğalmak mıydı amacın Suların altında bir parıltı mıydı olmak istediğin? Bişeng! Suların ortasında kalmış bir yarım sevdaydı Tamamlanmamış bir aşkın küllenmemiş bir yangın yeriydi Şimdi her sevdalıkta yaşayan Her yarımlıkta saygıyla anılan ve unutulamayan Unutulmuş zamanlardan bize ulaşan Uzak diyarlardan koşup yetişen Ve her yüreğin doğusunda bir doğuma mayalanan Özlemlerin açık adresi Ulaşılmamış aşkların aşıklarından doğan Ve ulaşılmamış ve sınanmış Ve yalın yürek ortaya konulmuş Ey tanrıçam! Gönlümüzü hakikate çeviren tanrıçam Yönümüz sende yana dağlara döner her vakit En yüce, en tartışmasız devrimciliğin Geleceğe anlamlı bir yaşam bırakarak bıraktın genç yoldaşlarına Melek Yüzlü Yoldaşım!”                    

GENÇ KADIN KOMİNALİTENİN ESAS GÜCÜ OLACAK

Değerli Yurtsever Genç Kadınlar! Nereden Başlamalı ve Ne yapmalı? Sorularını sıklıkla kendimizi sorarak hakikat arayışına koyulmaktayız. Tam 52 yıl önce de bu arayış bu sorular ile başlatılmıştı. Bu arayışın yolculuğu kolay değildi elbette. Kimi zaman engebeli, taşlı, dağlık ve uçurumlar dolu geçerken, kimi zaman da tam pes etmeye yakın daha moralli, coşku ve aşk yoluna dönüşmüştür. Zorlukları olduğu kadar hakikat arayışı her bir zorluğa anlam yüklemiş ve kendini arama kendini bulma savaşına dönüştükçe büyük bir değere ulaşmıştır. Kaybedilen yerlere dönüş, yolu da yolcuyu da kutsal dediğimiz kavramlarla özdeşleştirmiş ve hakikatin yolcuları dediğimiz gerçekliği açığa çıkartmıştır. Bu yolculukta kaybedenleri tanıdık ve tanıdıkça kaybedenlerin esasında biz olduğunu gördük. Yine, kazananlara şahitlik ettik ve onları gördükçe bize kazandırdıklarına layık olmaya çalıştık. Ve tabi kaybettirenleri tanıdık, gördük ve de yüzleştik. Ve de yüzleşiyoruz. Hem de kıran kırana dediğimiz bir savaş tarzıyla. Bu yolculuk beraberinde bir toplumsallığı, bir hakikati ve her birimizde can, ruh veren bir ideolojiye dönüştü. Yolcu olduğumuz yolda her defasında kendimize döndük ve tarihten, doğadan, anlamdan kopuk olmadığımız görüldü. Kendimizle yüzleştik, kavga ettik ve inşa etmeye başladık. Yitirilen değerler kazanıldıkça anlam dediğimiz bütün değerler böylece varlığına kavuştu. Büyük bir başarı hareketi olan özgürlük hareketimiz bir öze dönüşün ve var olmanın adı olarak tüm insanlık tarihine eşi benzeri görülmemiş bir özgürlük ideolojisine dönüştü. 52 yıl önce kendi olma savaşı Kürt varlığı sorununu ortadan kaldırdığı gibi, Kürt kadınları öncülüğün de evrenselleşen bir mücadeleyi açığa çıkartmıştır. Kendi olma savaşı, Kürt varlığını, kadın varlığını ve ezilen tüm hakların mücadelesinin sonucudur. Toplumsal değer dediğimiz gerçeklikte bu şekilde açığa çıkmaktadır. Yarım asırlık mücadele sonucunda varlığını kabul ettirme, bu direnişi göstermede, binlerce şehidimizin kanı ve verilen bedeller var. Bir halkın alın teri var. Büyük bir çaba ve emek boyutu var. Bu başarı Zap ve Avaşin de direnen yoldaşların başarısıdır. Bizler açısından anlamamız, bilmemiz ve kavramamız gereken esas da bu olmaktadır. Önderliğimiz bu süreci tek taraflı inisiyatifi ile geliştirmiştir ve büyük bir mücadele içinde olduğunu unutmamalıyız. Önder Apo ile görüşmelerin yapılması bu anlamda bizler de yanılgılara yol açmamalıdır. Önderliğimiz bu sürecin gelişmesi için hiç durmadan çabalamakta, paradigma eksenin de uğraşmaktadır. Bu anlam da her şeyi Önderlikten bekleyen, zamana erteleyen, “bakalım ne olacak”, anlayışları ile sonuç alamayacağımızı ve devlet oyunlarını bozamayacağımız bilinmelidir. Önderliğin uygulayıcısı olmamız ve hiç durmadan Önderlik temposu ile çalışmamız gerekir. Bu anlam da esas çalışmamız Önderliğimizin fiziki özgürlüğü olmaktadır. Tüm çalışmalarımızın merkezine Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü koymalıyız. Önderliğimizin fiziki özgürlüğü, kadınların, gençlerin, halkların, inançların özgürlüğüdür. Önderliğimizin fiziki özgürlüğü, demokratik, sosyalist bir toplumun yaratımıdır. Bu bir talep değil, ısrarla mücadelesini yürüteceğimiz ve asla vazgeçmeyeceğimiz yaşam ve varlık gerekçemiz olmaktadır. Yurtsever Apocu genç kadınlar olarak bu anlamda bekleyen ve sürüklenen konumdan çıkıp, bir aciliyet olarak yoğun çalışma ve eylemler ile Önderliğimizin fiziki özgürlüğü için mücadele etmeliyiz. Yine kadın ve gençlik hareketleri olarak büyük bir şans, miras, deneyim ve tecrübenin sahipleriyiz. Hiçbir tarihte görülmemiş, hiçbir öncünün gerçekleştirmediğini Önder Apo gerçekleştirmiş ve bu kutsal mirası, toplumsal değerler bütünlüğünü korumamızı ve özgürlükçü çıkışlar yapmamızı istemektedir. Bu mirası sahiplenmek, layık olmak elbette kolay değildir. Bu tarihi görevi üstlenmek, öncülük etmek ve kendine rol vermek çok zor da değildir. “Her anlam bir anlamsızlıktan doğar” diye belirtmektedir Önder Apo. Tıkanmalarımız, zorlanmalarımız, boyun eğmelerimiz, özgüven yitimlerimiz vb. kastik katilin yaratmış, kabul ettirmiş olduğu tüm bu özellikler bir anlamsızlığı ifade etmektedir. Bireyselliği, bencilliği, köle-efendi ilişkisini, iktidarcılığı, katliamı getirmektedir. Bu anlamsızlığa karşı anlam savaşını başlatmakta bizler için esas görev olduğu gibi, doğru ve güzel yaşama kararını vermenin adı olmuş ve olmaktadır. Özgürlükçü çıkışlar da bu şekilde açığa çıkacaktır. Genç Kadın Komünalitenin Esas Gücü Olacak, Komünsüz Hiç Kimseyi Bırakmayacak! Önderliğimiz toplumsallığın öncülüğünü yapma, direnme ve bizlere büyük bir direniş kültürünü verme ile de yetinmedi. Yeni süreci nasıl ele alacağımızı, özgür çıkışlarla nasıl çalışma yürüteceğimizi ve nasıl katılacağımızı en ince ayrıntılarına kadar bizlere anlatmaktadır. Dünyadan izole edilmiş küçücük bir adada bunu yapmaktadır. Kadınların, gençlerin, halkların, inançların tüm sorunlarına, büyük çözümler bulmakta ve tek taraflı inisiyatifi ile başlattığı ve yürüttüğü süreçte özgürce çıkışları ve çözümleri yaratmaktadır. Değişim ve dönüşümü inşa etmektedir. Bu anlam da bizlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Önderlik dört Nisan mesajın da “her yerde örgütlenin ve herkesi örgütleyin” göreviyle bizleri sorumlu kılmış ve bu görevimizi yerine getirmezsek büyük eleştireceğini, hesap soracağını belirtmiştir. Bunun ne anlama geldiğini bilmek gerekir. Kadın ve gençlik öncüdür sözü bir slogan değil, bir yaşam tarzıdır. Pratik istemektedir. Enerji ve güç istemektedir. Herkesten daha fazla çalışma yürütmeyi, emek harcamayı, radikal olmayı gerektirmektedir. Bunu başkalarından bekleme de kendi gücünü inkar etme, aldatma olur. Fakat dikkat edelim, yine Önderlik bizleri sürüklemekte ve aktifleştirmektedir. Pasif, edilgen, inisiyatifsiz, sürekli bekleme konumunda olan ve en önemlisi de örgütlü olmama durumumuza müdahale etmektedir. Yüzümüzü yine kendimize döndürtüp, kendimizi inşa etmemizi istemektedir. Komünal yaşam bu anlamda kendini örgütleme, kendini oluşturma, inşa etmedir. Tarih bilincinin yaratılması ve toplumsal değerler bütünlüğümüzü, toplumsal hafıza ve kültürü inşa etmedir. Toplumdan, değerlerden, tarihten ve kültürden kopan, uzaklaşan her bir kadın ve gençte bu gerçekliği inşa etme de komünleşme anlamına gelmektedir. Kolektif akıl, yurtseverlik ölçüleri, etik ve estetik ölçüleri yaşama ve yaşatma anlamına gelmektedir. Bu anlamda ahlaki ve politik yaşam dediğimiz, özgürce yaşama ve özgür düşünceyi kendinde yaratma mücadelesi verme bir hayal değildir. Bir hayal, ütopya olsa dahi gerçekleştirecek kadar yakın ve gerçektir. Bu anlamda komün yaşamı soyut değildir. Yaşam sistemini örgütleme, tarihselliği kendinde yaratma, kendi özüne kavuşma çok somut bir gerçekliği ifade etmektedir. Dikkat edelim esas ihtiyacımız olan da budur. Büyük bir kadın ve gençlik potansiyeline sahip olmak önemlidir fakat bunu anlamlı kılacak olan ne kadar örgütlediğimiz, eğittiğimiz ve komün yaşamını yaratmamızdır. Yoksa potansiyel bir güç, en dipleri de yaşayabilir en büyük yüceliği de. Bunu kanalize edecek olan da yurtsever, sosyalist, devrimci genç kadınlardır. Önderliğimiz felsefe masası adını verdiği komünü kök hücre haline getirdi. İmralı adasında felsefe masasını örgütleyerek bizlere öncülük etmektedir. İmralı gibi bir soykırım sisteminde Önderliğimiz en zor denileni başardı. Ve hiç aklımıza gelmeyecek, inanmayacağımız hayal dediklerimizi düşünce gücü ve pratiği ile en somutunda gerçekleştirmektedir. Komün değilsek, komünlerimiz yok ise toplumdan kopuğuz demektir. Yine bir kurum açma ve içinin bomboş olması ise hiç değildir. Komün bir mahallenin tüm sorunlarını çözümleyecek, öz savunmasını geliştirecek, fikir gücünü açığa çıkartacak, kendi iradesini açığa çıkartacak, özgür düşünce ve özgür ilişkinin yaratılacağı

Yurtsever Genç Kadın Dergisi “Ne Kadar Örgütlüysen o Kadar Varsın” şiarıyla çıktı

Yurtsever Genç Kadın Dergisi 2025 Temmuz- Ağustos sayısında Örgütlülük temasıyla okurlarıyla buluşuyor. Dergi “Ne Kadar Örgütlüysen o Kadar Varsın” şiarıyla yeni bri sayıda yeniden sizlerle.   Örgütlülük teması kapsamında Önder APO’nun kaleme aldığı “Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu” ışığında hazırlanmış bir çok yazı, analiz ve perspektifler genç okuyuculara sunuluyor. Örgütlülük temasını konu alan dergide Önderlik Talimatı, Genç Kadın Perspektifi ve Üniversite Perspektifi ile genç kadınlara yeni özgür yaşama ışık tutan manifestonun doğru anlaşılması ve uygulanması açısından yol ve yöntemler belirleniyor. “Kadın ile erkek ilk defa nasıl karşılaştılar” adlı Önderlik talimatı, “Genç Kadın Kominalitenin Esas Gücü Olacak” adlı Genç Kadın Perspektifi ve “Üniversiteleri Özgür Akademilerle Örgütleyelim” adlı Üniversite Perspektifi dergide yer alan başlıca yazılar. Derginin dosya kategorisinde 14 Temmuz ve 15 Ağustos Mücadele gerçekliğiyle sizinle olurken Özgürlük Hareketinin öncü kadrolarından olan Ali Haydar Kaytan’ın yaşam hakikatine yer veriyor. Jineoloji kategorisinde Çiğdem Doğu’nun “Evrensel Zeka ve Sevgi, Kadın Bakışı ve Kominler Yoluyla Genç Kadınlardan Deryalara Akıyor” yazısı, Kapitalist Modernite kategorisinde “Nedir bu Kastik Katil” yazısı ve Kültür Sanat Bölümünde “Zap Direniş Kültürü” yazısı siz değerli okuyucularla buluşuyor. Yurtsever Genç Kadın Dergimizin diğer sayılarında anlam buluşmamız yine devam edecektir.    

Ekolojik Yaşamı İnşa Etmede Gençliğin Rolü: Doğayla Barışık Bir Geleceğin Öncüsü Olmak

Kapitalist modernite, doğayı bir tüketim nesnesine, insanı ise kendi ekolojik köklerinden kopmuş bir varlığa dönüştürdü. Bugün ekolojik kriz, sadece çevreyle sınırlı bir sorun değil; aynı zamanda siyasal, toplumsal ve zihinsel bir yıkımın dışavurumudur. Bu kriz, toplumu parçalayan sistemin doğaya da aynı mantıkla yaklaştığını göstermektedir. İşte tam bu noktada, ekolojik bir yaşamı inşa etme görevi, insanlığın geleceği açısından bir zorunluluk haline gelmiştir — ve bu görevin en dinamik gücü kuşkusuz gençliktir. Gençlik, toplumsal dönüşümün motor gücüdür. Aynı zamanda yeni yaşamı kuracak en yaratıcı ve en cesur enerjidir. Ekolojik yıkıma karşı verilecek mücadele de gençliğin örgütlü, bilinçli ve toplumsal temelli eylemliliğini gerektirir. Gençlik, sadece çevre duyarlılığı olan bir kitle değil; doğayla yeniden ahlaki, politik bir bağ kuracak ekolojik bir zihniyetin taşıyıcısı ve kurucusu olmalıdır. Önder Apo’nun da belirttiği gibi, doğa ile toplum arasındaki uyumu yeniden kurmak, özgür yaşamın temelidir. Bu bağlamda gençliğin rolü yalnızca doğayı korumak değil, aynı zamanda doğayla uyum içinde bir toplumsallığı yeniden inşa etmektir. Bu; kapitalizmin tüketim kültürüne, kâr mantığına ve merkeziyetçi devlet sistemlerine karşı bir yaşam devrimini savunmak anlamına gelir. Ekolojik yaşam, yalnızca “doğayı sevmek” değildir. Bu; kolektif üretimi, komünal yaşamı, ekonomiyi, kadın özgürlüğünü, eşitliği, yerel özyönetimi ve doğayla uyumlu endüstriyi savunmayı gerektirir. Gençlik, bu değerleri pratiğe dönüştüren bir mücadele hattı yaratmalıdır. Bugün gençliğe düşen görev; doğaya karşı değil doğayla birlikte yaşamanın yollarını aramak, ekolojik tarımı yaymak, suya ve toprağa sahip çıkmak, kentleşmenin yıkımına karşı yerel inisiyatifleri savunmak ve en önemlisi, ekoloji bilincini örgütlü bir gençlik çizgisiyle halklar arasında yaymaktır. Sonuç olarak, ekolojik bir yaşamı inşa etmek, kapitalizme karşı yürütülen özgürlük mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu inşanın öncülüğünü yapacak olan da, geçmişin zincirlerinden sıyrılmış, doğayla barışık ve yeni bir dünyayı kurmaya hazır olan sosyalist gençliktir. Çünkü ekolojik bir toplum, ancak devrimci bir gençlikle mümkündür.